Aslında
bir saç teli, ortası boş olan ve içinde melanin denilen boya pigmentleri bulunan
bir tüpten başka bir şey değildir. Genç yaşlarda bu boşlukta saça renk veren
melanini bir arada tutan bir sıvı vardır. Yaşlandıkça derimiz saçlarımızı ve vücudumuzdaki
diğer kılları eskisi gibi sağlıklı olarak üretemez. Kılların ortasındaki
sıvı kaybolur, boya hücreleri de tutunamadığından sadece hava kalır. Saçlar
boyasız hale gelir, beyaz renge yani asıl rengine dönüşür.
Bütün
saçlarımızın beyaza dönüşme süreci 10 ila 20 yıl sürebilir. Aslında her bir saç
telinin rengi ya siyahtır (sarı, kırmızı, kumral vs.) ya da beyaz. Yani her bir saç
teli yavaş yavaş grileşip beyazlanmaz. Ancak bu süreç içinde hepsi aynı anda beyazlanmadığından,
beyazların sayısı arttıkça bütün saç gittikçe açılan gri renkte
görülür. İşin ilginç tarafı boya hücreleri bazen üretime hız verirler. Gittikçe
beyazlaşan saçlar geçici bir süre tekrar biraz koy ulaşmış gibi görünebilirler.
İnsanlar
arasında bir şok veya aşırı gerilim geçiren birinin saçlarının bir gecede beyazlaştığı,
bir süre sonra da tekrar eski rengine döndüğü söylenir. Hatta bazı tarihçiler
Kraliçe Marie Antoinette'nin giyotine gideceği günün gecesinde saçlarının
hepsinin bembeyaz olduğunu yazarlar.
Saçların
devamlı olarak uzadığı, belirli bir süre sonra dökülüp alttan yeni saç geldiği
hatırlanacak olursa, mevcut saçın değil, ancak yeni gelecek saçın beyaz olabileceği,
dolayısıyla saçların bir gecede beyazlaşmasının mümkün olmadığı görülüyor.
Ancak bilim insanları bu olayın birkaç haftalık bir süreçte olabileceğini
söylüyorlar.
Tiroid
bezi, şeker gibi hastalıklarda ve aşırı stres veya şok gibi durumlarda kişinin
renkli saçları bu süreçte tamamen dökülebilir ve geriye sadece daha önceden
beyazlaşmış saçlar kalabilir. Diğer saçlarla birlikte beyazların yerine de daha
gür ve siyah saçlar çıkabilir.
Saçların
beyazlaşması insanlık tarihinde nedense hep sorun olmuştur. Kimileri onu
olgunluğun ve bilgeliğin simgesi olarak görürken, tarih boyu savaş kahramanları,
yaşlılığın ve güçsüzlüğün belirtisi olarak görmüşler ve bir şekilde saçlarını
boyamışlardır.
Bu
arada bir şeyi daha belirtelim; saçlarımızın kıvırcık, dalgalı veya düz
olmasını da
ebeveynlerimizden aldığımız genler belirliyor. Kıvırcık bir saçı kestiğimizde kesitinin
dikdörtgene yakın olduğunu, dalgalı saçın elips, düz saçın kesitinin ise daire
olduğunu görebilirsiniz. İşte bu saç kesitlerinden dolayı bazı saçlar dümdüz uzarken
bazıları hemen kıvrılmaya başlar. Kıvırcık saçlılar, saçlarınızı boşuna ütülemeyin,
saçın yapısını yani kesitinin şeklini değiştirmeden kalıcı bir düz saça sahip
olmanız mümkün değil.
0 yorum:
Yorum Gönder