İnsan
sesi, daha doğrusu insan konuşması oluşurken katkıda bulunan o kadar çok
şey vardır ki, bunlar bir araya gelince iki insanın konuşmasının aynı olma ihtimali
yok denecek kadar azdır. Hatta her bireyin konuşması o kadar kendine özgüdür
ki, telefonda sesin alttan ve üstten belirli frekansları yok edilmesine rağmen,
açar açmaz 'merhaba' deyişinden karşımızdaki kişiyi tanıyabiliriz.
Sesimizin
oluşmasının ana nedeni şüphesiz ses tellerimizdir. Ses tellerinin boyu sesimizin
kalınlığını belirler. Ne kadar uzunsalar ses o kadar ince çıkar. Kadınların
erkeklere göre avantajları ses tellerinin daha uzun olmalarıdır. Tabii ki
ses tellerimiz sesimizin tınısını tek başlarına belirleyemezler. Dudağımız, dişlerimiz,
dilimiz olmasaydı ortaya anlaşılmaz rahatsız edici bir gürültü çıkardı.
Konuşurken
nefes veririz. Bu nefes konuşmanın karakteristiğini etkileyen en az 11
noktadan geçer. Ayrıca kişinin karakteri, havanın akışı ve hızı, ağız ve dudak yapısı
da konuşmada etkin faktörlerdir. Ancak tüm konuşma olayının organizatörü
beyindeki bir bölgedir. Burada düşüncenin ana yapısı oluşturulur, kulak
ve gözlerden gelen sinyallerle birleştirilir ve boğaza sinyal olarak gönderilir.
Hayvanlarda
ise beyinde böyle bir bölge yoktur. Bazı papağan, muhabbet kuşu hatta
karga türlerinin konuşmaları onların ezberleme ve tekrar edebilme yetenekleridir.
Bilinçli bir konuşma söz konusu değildir. Genetik olarak insana en
yakın olan şempanzelerin bile dil ve damak yapıları nedeni ile insan gibi konuşmaları
mümkün değildir.
Dünyanın
dört bir yanında farklı lisanlar konuşuluyor ama tüm bu insanlar ağızlarında
benzer sesler çıkarıyorlar. Her iki dudakları ile T' ve 'B', dudak ve dişleri
ile 'F' ve 'V, dilin ön kısmı ile 'T' ve 'D', dilin arka kısmı ile de 'K' ve
'G' seslerini
çıkarıyorlar.
Dilin
ilk insanlarda, işbirliği daha doğrusu kültür ve bilgileri gelecek nesillere aktarma
ihtiyacından doğduğu sanılıyor. Günümüze kadar altı bin dil geliştirilmiş.
Dünyadaki bütün dillerin tek ortak yanı, en çok kullanılan kelimelerin
daha az sayıda harfle yazılmalarıdır. Altay dilleri ailesine giren Türkçe'mizde
bazı ilginç özellikler var. Bir kere cisimleri dişi ve erkek olarak ayırmıyoruz,
ses uyumu var ve bir ad veya fiil kökünden değişik eklerle yeni kelimeler
türetebiliyoruz.
İnsan
yüzündeki kaş, göz, burun, ağız ve diğer şekillerin çok az fark göstermelerine
rağmen hepsi birleşince nasıl bir insan diğerine benzemiyorsa, oluşumunda
katkıda bulunan şeylerin çeşitliliği açısından konuşmamız da öyledir.
0 yorum:
Yorum Gönder