İnsanların
elektriğe çarpılmaları onun bir iletkeni haline gelmelerinden oluyor. Sıvılar
iyi iletkendirler, yani elektriği iyi iletirler. Vücudumuzu içi sıvı dolu bir kap
olarak düşünürsek, bütün koruma görevi derimize kalıyor. O da vücudumuzun
her tarafında aynı kalınlıkta değil. Islanınca o da iletkenleşiyor, hele
üzerinde bir yara varsa direnci tamamen yok oluyor.
Evlerimizde
220 volt ve 50 Herz akım daima vardır. Ne kadar ilginçtir ki, bir elektrik
akımının insana en tehlikeli frekans aralığı 50 - 60 Hz.dir. Elektrik akımını
evimizdeki su tesisatına benzetebiliriz. Suyun basıncı neyse 'Volt'ta odur.
'Amper' de suyun miktarının karşılığıdır.
Elektriğe
çarpılmada süre de önemlidir. Süre uzarsa deride yaralar oluşur ve elektrik
bu yaralardan daha çabuk geçer. Derimizden geçen elektrik akımı derhal
sinir sistemimizi etkiler. Beyindeki nefes alma merkezini felç eder, kalbin ritmini
bozar hatta durmasına neden olur. Elektrik çarpmasının sonucu genellikle
kalp durması olduğu için ilk yardım da ona göre yapılmalıdır. Elektriğe
nereden çarpıldığımız da önemlidir. Elektriğin elden ele veya elden ayağa
geçmesi aradaki hayati organlarımıza zarar verebilir.
Elektriğe
çarpılınca şoka girmemizin nedeni kendi elektriğimizdir. Sinir sistemimizin
ürettiği elektrik ile dışardan çarpıldığımız elektrik karşılaşıp iç içe girince vücudumuzda kasılmalar ve titremeler yaratıyor.
Elektrik
çarpmasında voltajın değil de akımın şiddetinin yani amperin önemli olduğu
ileri sürülüyor. Bu konuda elektrik mühendisleri ile fizikçiler arasında görüş
ayrılığı var. Zaten elektriğin kendisinin de tam bir tanımı yapılmış veya tek
bir tanım üzerinde uzlaşma sağlanmış değil.
Elektriğin
öldürücü gücünün voltaj değil de akım miktarı olduğunu öne sürenlere göre
akım doğrudan kalbi etkiliyor. Bu düşünüşe göre l ila 5 miliamper akımın vücutta
hissedilme seviyesi; 10 miliamperde acı başlıyor; 100 miliampere gelince sinirler
reaksiyon gösteriyor ve 100-300 miliamperde şok oluşuyor. Tabii bütün bu
değerlendirmeler tam bir bilimsel sınıflandırma değil. Yani tuzlu bir suyun içinde
iseniz, cereyan tüm vücudunuza birden değeceğinden mili değil mikroamper
seviyesinde bile bir akımdan zarar görebilirsiniz.
Elektriğe
çarpılanlar eğer ölmezlerse, genellikle hayatlarının geri kalan kısmını bu
olayın izi kalmadan, problemsiz olarak yaşayabiliyorlar. Ama az miktarda da olsa
sinir sistemi üzerinde hasar bırakabiliyor. Elektrikten çarpılıp şoka girenlere
de, kalp ritmini düzenlemek için yine elektro şok uygulanıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder